Gökyüzünün her gün yeniden ikrarı,
Cennete bal yapmış dünyalı arı.
Gelişi şafağa nazır bir demdir,
Hırs bahçesinde aşkın çocuklarını emdir.
Dünya bir açık hava kafes,
Karanlığı gizleyen afili fes.
Saklanıyor vicdanın pençesinden,
Güç bulup aynada, iki tutam perçeminden...
Ne vakit karanlık bir diyar çıksa yoluna,
Korkuyu yâr ederdi koluna.
Bir tek zihnine nakşettiği doğruları,
Biliyordu kendine dair soruları.
Gölgesine dahi imrendiği başkasını,
Nefesini emanet aldığı bedenin şakasını,
Hiç bitmeyecekmiş gibi sürdüğü bu dev tarlada,
Neden ve niçin düşünür arada.
Bu güneş, bu ay, bu yıldızlar neden?
Bir gök ki, geçer iğneden!
Sonsuzluğa açılan bin bir perdeden,
Aşkı sıralar beden beden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder