14 Şubat 2014 Cuma

MÜREKKEP

Çayı sever gibi seviyorum seni,
Dolduruyorum bardağa sevda demini.
Bir hoş sadâ arar böyle zamanlarda kulaklarım,
Suretin düştüğünde zihnime, kuru kuru yutkunuşlarım...

Duygu dehlizi harman olup düştüğünde gönlüme,
Deniz deryası gözlerin düşer, bilinci kapalı zihnime.
Kalp atışlarına ahenk, gözlere buğu düştüğü o an,
Ellerim semaya döner; ömrün denk gelsin diye ömrüme...

Bedene can katmak için nasıl ki ruh gerek,
Kalemin kağıda sır vermesi için de bir sevda gerek...
Sevda mürekkebine veremez usta olmayan hat,
Mürekkebe hükmetmek için, bu yolda yanmak gerek...

12 Şubat 2014 Çarşamba

UÇURTMA

Tellere takıldı uçurtmam...
Belki bir kez daha, belki hiç uçurtmam.
Ben ne zaman ki düştüm düşeli bu harbe,
Sevda gönlümü kıldı en izbe harabe!
Sahi geçmeyecek mi yolun hiç sapağımdan?
Belki sofrandaki ekmek, bardağındaki çay yaprağından
Belki geçmişin tebessüm verdiği küçük bir anında,
Belki en çaresiz kaldığın anında,
Belki tam yanıbaşında, bir sokak lambası aydınlığıyla
Bir sokak köpeği titreyişi, bir kelebek saygınlığıyla.
Sahi değmeyecek mi sevdan hiç bana?
Her yolun, her duanın, her sevdanın yolu nasıl ki çıkıyor sana
Ve nasıl ki güneşi söndüremiyor zindan karası karanlıklar,
Nasıl ki her gece sonunda yine başlıyor aydınlıklar,
Senin adın sevda, sen iki hecesin.
Bir dilek üfürdüm gökyüzüne,
Sen seçtiğim yıldızın geldiği gecesin...

10 Şubat 2014 Pazartesi

BEŞER

Göz gözü görmüyor sanki mahşer,
Her işte arama hayır, belki var şer?
Üç günlük dünyanın son günüdür bugün,
Güneş ufku deliyor, koşturuyor beşer!

Bir kavga ki karşı karşıya gökyüzü ve tabiat,
Ne tabiat saygı gösterir, ne gökyüzü eder biat.
İşin sonu hüsrandır, işin sonu zayiat,
Güneş ufku deliyor koşturuyor beşer!

Ve gün doğar birazdan, insanlar uyanır,
Bu melûn uykuya dünya kaç vakit dayanır?
İnsanlar birbirini yiyor, hırs bir mahşer,
Güneş ufku deliyor, koşturuyor beşer!