9 Mayıs 2015 Cumartesi

İNSAN

Her günü ziyan, her gün insanlığa çekmekten peşkeş
Kalmadı İlahı vicdan, bak ki yığınlar dolusu  yürüyen leş!
Varoluş insan, sözcük insan, mânâ bir keşmekeş...
İlahi asırlardır dünya barışı naraları dinledik, uyutulduk,
İlahi bir dünyanın rengine aldandık, mazlumu unuttuk.
İlahi "ahirete bıraktık!" Yan geldik yattık da bununla avunduk!
Arz-u hâle yalnız yâr sığdırdık da olmadık hiçbir yarada deva,
Şu devasa gökdelenler oldu yalnız bize dava!
Unuttuk ilahi unuttuk! Mahkeme-i Kübra'da ne olacak dava...
Dünya tarlası kuruyor, mahsüller hep hevâ.
Kainat güneşli, insanlığı kuşatmış kasvetli hava.
Bir elma istedi, azdettirdi Âdem'i cennetten Havva!
İlahi kan kırmızısı denilen elmalar sübyan kanları ile filiz verir oldu,
İlahi şu karanlık gecenin ermeyişi sabaha bak fidanlar soldurdu!
Bir gûrüha güneş doğdu, diğerine çöktü karanlık,
İlahi kalmadı mı, biraz olsun, nasibimize aydınlık?
Gülü sevip, dikeninin katlanıldığı diyarsa bu yer de,
Kalsın istemem, şiir de söz de yerde!

2 Mayıs 2015 Cumartesi

HARP POZİSYONU

Çıkarma vakti kalemleri kınından.
O keskin boyunları incecik kılından,
Taze filizlenmiş insanlık dalından,

Söküp atacak bir an olsun uyursak.
O şanlı maziye bakarak her kursak,
Düğümlenecek gambaz çınara bir dursak!

Şiddetleniyor buz çağının cürmündeki sille.
Bir dirilsen gövdendeki külle,
Ayrılmayacak gövdesinden bin bir kelle!

Madem ki sen cürmünde çekmektesin ziyafet,
Ahvalin bahtına düşmeden afet,
Düşman aman vermeden, sen kendini affet!

Ne vakittir gidiyor şu yığınla kalabalıklar,
Kimisi yirmilik, kimisi doksanlık babalıklar,
Hadi unuttu diyelim zihni kör balıklar,

Peki bunu bâlik bilmese, bilmez mi Hâlik?
Şu kirli kan çağıyla çalkalanan memalik,
Yerle yeksan olmaz mı, olmazsan malik?