26 Aralık 2014 Cuma

SESSİZLİĞE

İki ayrı madde; biri demir, öteki bakır,
Doğruyu bildinse, bildim diye haykır!

O vakit peydah olacak bilenle bilmeyenin farkı,
Her sevdalının dilindeki şarkı…

Haykır bildim diye adına yazılmış mısraları,
Oku, bakır kaplı kalbimin içindeki sırları…

Sana yazılan mısraların her biri bir demet,
Medet ey yâr, biraz olsun merhamet!

Suretin her yanımı çepeçevre bürüyor,
Hayalin her gece penceremden yürüyor!

Ürperiyorum duyduğum ilk ezanda,
İçimdeki özlemin bıraktığı zanda...

Başı dumanlı dağ gibi bir hüzün,
Düşürür gönlüme, bahar renkli yüzün.

Adının geçtiği her cümle bende,
Kalsın istemem, şiir de, söz de yerde!

3 Aralık 2014 Çarşamba

BUZ DAĞININ ÇOCUKLARI 2

Buz dağının ilmine tarif ârifler
Dilsize dil olan, duyulmaz gâibler
Sarmışken vatanımı demirden mevzuat
Akıntıda bir gemi, hipnozlu mürettebat
Halkı, halka karantinasına almış memalik
Sararken ruhumu, ruhuma uzak vesaik
Adına kanun denmiş kanunsuz bir heyet
Benim için, beni eziyor, ne hayret!
Memleketime kanaat önderleri getirirken şenaat
Kalbime üfledikleri zehrin adı; sanat.
Gaybını garba teslim etmiş bir nezaret
Yürüyor buz dağında gemiler, yüreklerde hamaset.
Bu çağın kargaşasıdır kaybedilen vahdet
Uyuklayan parmaklarda, yalancı şahadet!
Yükseliyor arşı âlâya âlemin ahı,
Dünyanın gerçeği, şeytanın mizahı...